Bu işte kimin parmağı varsa...
Çayırova Belediyespor için "Bu sene bütçe nasıl oluşacak, kimler transfer edilecek, hazırlık maçları kimlerle oynanacak, fikstür ne zaman çekilecek, ilk maç kiminle nerede oynanacak" derken ligin ilk resmi maçını geride bıraktık...
Öncelikle oynanan maçın ardından ortaya çıkan takımın sorumluları, oynanan oyunun sorumluları, organizasyında ki sorumlular kimse hem maçı değerlendirerek hem de kişisel tespitleri ve yukarıdaki sorumluluk sahiplerini yazmak isterim.
Önce kadro kurgusunun oluşumunda ki sorumlulardan bahsetmek isterim...
Takımın tek iç transferi ve yabancı uzunda ki karar naıl alındı bilemiyorum... Jamari Traylor ile devam kararı alınmasının ve yabancı uzun için bu ismin tercih edilmesi çok ciddi bir hamle... Bu konuda Okan Gençoğlu, Muhammet Nizamoğlu, Turgay Çataloluk ve Koç Gökhan Güney inanılmaz bir zeka üsrünü ve sonucu ortaya koymuş... Jamari'de takımda devam eden tek oyuncu olma sorumluluğunu ilk lig maçında yerine getirdi. Cumartesi maçlarında ondan daha iyisi olduğunu görmedim...
Ortaya çıkan genel kadro yapısında Berkay, Hakan, Tarık ve beraberinde Jamari gibi uzun oyuncu yığıntısının aynı anda ve maç zamanlamasına göre dağılımının mükemmelliyetine tanık oldum. Tarık ile Hakan'ın rakip boyalı alanda ortaya koyduğu uyum keyifle izlendi ve tadına da doyamadık.
Sahilde çekirdek yiyerek gezen insanlar gibi neredeyse yürüyerek turnikeye giden oyuncuları görünce bugünkü maçlarda Enes',n, Kutay'ın, Ömer'in ve Erdi'nin rakibe baskıları, markajları hatta parede ki güreşleri hem oyuncu hem de takım kalitelerini de ortaya çıkardı. Bu konuda Darüşşafaka'nın direncinin de altını çizmek gerekir.
Kutay, Ömer, Can gibi kısaların aynı anda parkede olması,
Tarık, Hakan ve Jamari'nin ayna anda parkede olması gibi
yerlilerin tamamı ile parkede olunması, tek yabancı ve iki yabancı ile oynanması gibi her türlü tercihin uyumu, üretimi gerçekten çok lezzetliydi.
Hazırlık maçlarında kararsızlık yaratan Roberto'nun ilk lig maçında ki performansı, üçlükleri ve toplam katkısı, kaptan Hakan Yapar'ın deyimi ile "Gerçek hayat başladı" sözünü ortaya çıkardı.
Daha bu takıma Mehmet Alemderoğlu adapte edilecek...
Bu yazıyı aslında dün gece maçın ardından yazabilirdim ama bugünkü maçları izlemekistedim. Takımların, ligin genel görüntüsüne bakmadan tek galibiyetle temsilcimizi havaya sokmayı yararlı görmedim...
Ligde her takımın, her takımı yenebileceği bir olgunun var olup olmaığını düşündüm maçları izlerken.
Sanırım ligi gruplandırırsak bu olgudan bahsetmek imkansız. Bazı takımlar kendi aralarında sürpriz yapabilir. Örnek Ankaragücü'nün Pizza Co ile arasında ki maç gibi...
Sanırım ligde birkaç takım alıp başını giderken birkaç takımda alıp başını dibe doğru gidecek gibi...
Tabi ilk hafta maçlarından sonra ve sezon arası, durumunu teşhisleyen takımların takviyelerle yeni bir çıkışa ortak olma durumları olabilir.
Bu arada maç yayınlarından kısaca bahsetmek isterim. TBF yayının yapıldığı sosyal medya platformu ilk hafta geçen senenin kalitesini arattı. Skorlar, periyotlar, geçen süre yok. Ortada bir skor bandı var ama 0-0 başladı 0-0 bitti maç boyunca...
Sanırım TBF yetkilileri ülkeye döndü ama kafalar hala Riga'da...
Cuma günü oynadığımız maçın hakemlerini perşembe günü yayınlamaları da medya noktasında biraz silkinmeleri gerçeğini ortaya çıkarıyor.
Yarın önemli maçlarla lig devam edecek. İzleyeceğiz. Hem basketbola doyacağız hem rakiplerimizi tartacağız.
"Milletin ne yaptığı ile ilgilenmiyoruz. Biz kendimize, işimize bakıyoruz." diyecektir Çayırovalı teknik ve idari yöneticilerimiz...
Yazımı konunun başıya tamamlayayayım.
Çayırova Belediyespor'un iç transfer de aldığı kararda, dış transferde, oynanan oyunun hücumunda, savunmasında, oyun kurulmasında, uyumunda, bu kurgunun oluşmasında mali kaynak yaratan, bu takımadestek veren, tribünde takımının ardında yer alan, maçın ses, ışık ve diğer görsel sunumunu sağlayan kısacası
Bu işte kimin parmağı varsa... Ellerine sağlık…
Saygılarımla